Evet; öncesini hatırlayamadığım süredir Beşiktaş taraftarıyım ve bu gece bir kez daha bu camianın ufacık da olsa bir parçası olduğum için gurur duyuyorum. Terbuter'de adına yakışan bir maçı anlatmanın gururu da apayrı.
Maçtan önce Beşiktaşlılar garip bir duygu karmaşası içindeydi. Takım bu sene uzun bir süredir olmadığı kadar iyi oynuyordu ama önde olduğu maçlarda puan kaybediyor ve sakatlıklarla boğuşuyordu. Yani tıpkı takımın kendine duyduğu özgüven gibi gel git halindeydi.
Tottenham tecrübesi ve kaliteli ayakları ile maça iyi başladı ancak Beşiktaş; Trabzonspor maçında uyguladığı baskının bir benzerini rakibine uygulayınca bu baskıyı biraz olsun azalttı. Çok korner vermemize ve birkaçında yüreğimiz ağzımıza gelmesine karşın yan toplarda hiç olmadığımız kadar iyiydik. Tabii daha iyi olmamız gerekiyor o da ayrı.
Maçın hemen başında giden elektrik (artık bu ülkede sorumlulara ne desek boş o yüzden çok üzerinde durmayacağım ) oyunu biraz soğutsa da Beşiktaş pozisyon üstünlüğünü rakibine vermesine karşın beklemediğim kadar çok pozisyon ve boşluk buldu. Cenk'in keşke gol olsaydı diye iç geçirdiğimiz füzesininden hemen sonra Olcay'ın pası ile bulduğu gol takımın güvenini adeta ateşledi.Akabinde Trabzonspor maçında suratı adeta dağılan şanssız futbolcu Pektemek'in forması ile yaşanan gol sevinci gecenin romantik anlarından biri idi.
Sahadaki mücadeleyi öyle bir seviyeye çıkardılar ki eminim Tottenham'lı oyuncular da bu maçı çeviremeyeceklerini anladılar. Ancak onlara da bazı teşekkür etmek lazım. Avrupa takımlarının bir kısmından alıştığımız üzere çirkeflik çok fazla yapmadılar. Kaboul denen enteresan arkadaşı saymazsak.
Maçın 90 dakikası bitip uzatmalara gittiğinde ikinci defa kesilen elektrik stattaki muhteşem taraftarımızı olmasa da bizi biraz endişeye sevk etti. Beşiktaşlıların çok iyi bildiği son dakikada yenen goller sendromuna bir yenisi eklenmesinden endişe ettik. Ama takımın özgüveni öyle bir noktadaydı ki; kalan 3 dakikayı da rahatça erittiler. Elektrik alamadığımız statta grup liderliğini alarak bize büyük bir sevinç yaşattılar.
Eğer Tottenham v.b. kalbur üstü Avrupa Takımları gibi iyi pas yapamıyor, araya top atamıyor ya da duran topları iyi değerlendiremiyorsanız yapmanız gereken iyi mücadele etmek ve vazgeçmemektir. Beşiktaş bu akşam bunu başardı.
Biliç belki mükemmel bir "Teknik" Direktör değil ancak takıma kazandırdığı özgüven, inanç ve klişe gibi dursa da "arkadaşlık" bazen birçok "teknik" konudan daha önemli hale gelebiliyor. Tıpkı bu akşam gibi. Oyuna ikinci yarına giren bize göre genç Avrupalılara göre orta yaşlı sayılan Atınç'ın sahadaki duruşu ve kendine güveni buna en iyi örnektir. Eksiklerinize rağmen takım arkadaşlarının rotasyondaki oyunculara güvenmesi ve destek olması bir diğer örnektir. Biliç'in Beşiktaş'a seneler sonra tekrar kazandırdığı bu değerler çok ama çok önemlidir.
Kura çekiminde Beşiktaş'ımıza şans diliyor ancak biliyorum ki; kim çıkarsa çıksın en azından boyun eğmeden mücadele edecek ve kazanmak için sahaya çıkacağız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder