26 Ocak 2014 Pazar

Avustralya Açık 2014 Erkekler Şampiyonu Stanislas Wawrinka

Avustral Açık Grand Slam turnuvasının son gününde tek erkekler finali çok ilginç bir müsabakaya sahne oldu. Karşılaşmadının 2. setinde tedavi molası alan Rafael Nadal korta geri döndüğünde seyirciler tarafından ıslıklandı.



Daha önce kortta duygularını hiç belli etmeyen bir sporcu olan Nadal gözyaşlarına hakim olamadı. Sakatlığı nedeniyle büyük zorluk yaşayan Nadal, 3-1 maçı kaybetti ve Stanislas Wawrinka kariyerin ilk kez bir Grand Slam'de şampiyon oldu.

Sevgiler,

Serhat Öz


İngiliz Kulüplerinin En Pahalı Transferleri

Mata'nın Manchester United'a transferi oldukça ses getirdiği bildiğiniz gibi. 37.1 milyon Pundluk bu transfer İngiliz kuluplerinin yaptığı en büyük 3. transfer oldu. Aşağıda şimdiye kadar yapılmış en büyük transferleri görebilirsiniz.




Sevgiler,
Serhat Öz




Carmelo Anthony'den rekor: ''62 sayı''

Carmelo AnthonyCharlotte Bobcats'e karşı oynanan maçta 62 sayıyla hem kariyer rekorunu hem de New York Knicks takım rekorunu kırmayı başardı ve NBA tarihinde unutulmayacak bir performans sergiledi.
11'de 6 isabetle üçlük atan Carmelo Anthony 35'te 23 isabetle toplam 62 sayı üretti ve 13 ribaunt topladı.




Bu unutulmaz performansın, 62 sayının tamamı aşağıdaki videoda, gerçekten izlemeye değer...


Sevgiler,
Serhat Öz

25 Ocak 2014 Cumartesi

Avustralya Açık 2014 'de Şampiyon Li Na

Çinli tenisçi Li Na dünyanın yeni 3 numarası olarak 2014 Avustralya Açık tenis turnuvasının şampiyonu oldu. 2011 yılında Roland Garros'da elde ettiğim şampiyonluğun ardından 2. kez Grad Slam kazanma başarısı gösterdi Li Na.

7-6 ve 6-0'lık setlerle maçı kazanan Li Na, 31 yaşında elle ettiği bu başarı ile Avustralya Açık'ı kazanan en yaşlı sporcu oldu.


Tebrikler! 






Sevgiler,

Serhat Öz

23 Ocak 2014 Perşembe

Bir Futbol Fenomeni: St. Pauli

Almanya'nın Hamburg şehrinde 30 bin kişilik bir semtin futbol takımı St. Pauli. Futbola sadece seyirci olmayan, taraftarlık duygusu yaşayan futbolu seven herkesin tanıdığı bir futbol kulubü St. Pauli. 


Peki St. Pauli'nin bu kadar hayrana sahip olmasının nedeni ne olabilir? Sportif başarı bunlardan biri değil. St. Pauli kulüp tarihinin çoğunu Almanya'nın alt liglerinde geçirmiş bir futbol takımı. Futbolda skordan daha önemli şeylerin olduğunun kanıtı St. Pauli ve işte bu nedenle dünyaca ünlü bir takım.

Almanya'da nerdeyse her takım taraftarları arasında görülen nazi sempatizanı taraftar grubları St. Pauli'nin kapısından bile geçemiyor. Hemen hemen tamamı sol görüşlü olan taraftar grubu içinde, işçi, eşcinsel, punkçı gibi toplumda 'marjinal' muamelesi gören grupların St. Pauli üst kimliğinde buluştuğu bir tribüne sahip St. Pauli.

Zengin Hamburg'un her zaman dışlanmış semtinden böyle bir taraftar yapısı çıkması sanırım  hiç şaşırtıcı değil. 

Hakkında söylenecek çok şey var ama görüntüler anlatılanlardan daha etkili olacaktır.



Sahaya AC/DC 'nin Hells Bells şarkısı ile çıkan St. Pauli ve Tribünler.



Bu video'da da The Guardian'ın hazırladığı mini St. Pauli belgeselini izleyebilirsiniz.


St. Pauli Tribünlerinden bir show.



Daha ekleyecek çok fazla video ve fotoğraf var elbette. Burada bunları doldukmak yerine biraz araşturma yaparak güzel zaman geçireceğinize garanti verebilirim...

Endistüriel futbola karşı, yaşasın tribün kültürü :)


Sevgiler,

Serhat Öz


21 Ocak 2014 Salı

Seba't Et Efsane Başkan

Bir kişi düşünün, tuttuğu takımda futbol oynamış, 16 yıl başkanlık yapmış, taraftarların 'mabet' olarak nitelendirdiği futbol stadyumunun, İnönü Stadyumda atılmış ilk golün sahibi olmuş, 'Onursal Başkanlık' ünvanı verilmiş. 

Bu özelliklerin hepsinin bir arada olması artık modern(!) futbolda pek mümkün gözükmüyor değil mi? Süleyman Seba'da bunların hepsi var ve bence bunlardan çok daha önemlisi Türk spor camiası için taraflı tarafsız herkesin sevgisi ve saygısını kazanmış olmak eminim kendisi için oldukça değerlidir.

Bugunlerde efsane başkan'ın durumu yine pek iyi değil. Tüm dualarımız onunla...

Eminim yine hasta yatağından kalkacak varlığıyla tüm Beşiktaş'lılara güç vermeye devam edecektir...

Seba't et başkanım...

Sevgiler,

Serhat Öz

16 Ocak 2014 Perşembe

Latrell Sprewell NBA'de Rekora Sahip Olabilir Mi?

Latrell Sprewell benim için 1999 yılından bugune uzanan bir efsane. Lise yıllarımda herkes Kobe Bryant  mı ve Vince Carter mı Jordan'ın veliahtı tartılmas yaparken ben New York Knicks gibi bir takımın kısa forvetini kendimi efsane olarak seçmiştim.

New York'a gelene kadar kariyerin hep skandallar olan Latrell Sprewell'i belki de bu yüzden bu kadar çok sevdim. Kendisi All-Star bir oyuncu olmasına çok sıkı NBA izleyisi dışında herkesin bildiği bir sporcu değil malesef.

Çok uzatmadan konuya geleyim. Latrell Sprewell NBA'de bir rekora sahip basketbolcu. Bir maçta %100 üç sayılık isabet oranıyla en fazla üçlük atma rekoru kendisine ait.

New York'taki maçta LA Clipper potasına 9 da 9 üç sayılık basket göndererek rekoru kırıyor ve bu zamana kadar da hala rekoru elinden alınmış değil.

Fazla söze gerek yok, Sprewell 'i izleyelim:



Sevgiler,

Serhat Öz

15 Ocak 2014 Çarşamba

Önder Özen Ezber Bozuyor

Dün akşam BJK TV ana haber bültenini izlerken bir haber ilgilimi çekti. Beşiktaş JK futbol genel direktörü Önder Özen 5 futbolcuyu alıp kampta bulunan bir eğitim programına götürmüş. Buraya kadar her şey normal ve sıradan bir aktivite gibi gözüküyor. 

Eğitimi konusu ise atlar. Atlar aracılıyla iletişim becerilerini geliştirmek. Tüm haberi izledikten sonra Önder Özen'e eğitimler ilgili bir kaç soru soruyor BJK TV muhabiri. İşte bu nokta tüm haberden daha değerli ve kesinlikle buraya yazmaya değer.

Önder Özen değerlendirme şunu söylüyor;

'Futbolcular tüm gün aralarına hangi telefon daha iyi, ne zaman yenisi çıkıyor, arabalar kaç beygir gibi şeyler konuşuyorlar. Bu eğitim onlara en azından gün içerisinde 1-2 saat farklı bir şey konuşmalarını sağladı.'

Önder Özen'in dünya görüşü ve vizyonu ilk göreve geldiğinden beri gerçekten hayranlık uyandırıyor. Bu kurduğu cümle de futbolcuların sadece saha içinde değil saha dışında da daha iyi bireyler olması gerektiği yönünde önemli bir ipucu. 

Bu güzel vizyon Beşiktaş için büyük şans umarım uzun yıllar kullanırız.

Not: Video BJK YouTube kanalına henüz yüklenmemiş bu nedenle şu an buraya koyamıyorum fakat yüklendiğinde mutlaka ekleyeceğim.

Sevgiler,

Serhat Öz

14 Ocak 2014 Salı

Altın Top Mağduriyeti

En baştan söyleyeyim; Barcelona ve Messi'yi sever, empati duyar ve takip ederim. O yüzden çok da tarafsız bir yazı okumayacaksınız. Ancak taraf olmak objektif olmaya bir engel değildir.

Bugün konuştuğumuz Altın Top; FIFA'nın Yılın Futbolcusu ve France Football Dergisi'nin Ballon d'Or ödüllerinin 2010 itibari ile birleşmesinden doğmuştur. Bu nedenle aslında Christiano Ronaldo bu ödülün 2008 yılında FIFA ayağını kazanmıştır. Akabinde Messi tarafından bir adet FIFA Yılın Futbolcusu ve üç adet Altın Top olmak üzere domine edilmiştir.

Ballon d'Or yani ülkemizdeki bilinen adıyla Altın Top ödülü kazananı kadar kaybedeniyle de konuşulan bir ödül olma özelliğine sahip. Ballon d'Or 2013 öncesi özellikle de Christiano Ronaldo üzerinden sıkça gündeme geldi. Her defasında artık bu sene haketti derken ödülü bir başkasına kaptırması, törenlerdeki tavır ve bakışları gündeme yerleşti.

Açıkcası bence de kaybedenleri hatta adaylar arasından finale kalamayanları tartışmak hoş oluyor. Örneğin; Roben. Bence Bayern Münih takımının bugüne gelmesindeki payı çok büyüktür. Gerek çok kritik maçlardaki kritik golleri gerekse oynadığı futbolun seviyesi ile en azından finale kalabilmeliydi. Ancak sanırım jüri tarafından pek sevilmiyor ya da ödül töreni için yeterince popüler değil.

Belki haksızlık ettiğimi düşüneceksiniz ancak bu sene Christiano Ronaldo'nun bu ödülü alabilmesinin iki sebebi var ve bunların performansı ile ilgisi yok. Kaldı ki bence de bu sene gayet başarılı bir futbol ortaya koyuyor. Sebeplerden ilki daha önce ödülü kazanamamasından kaynaklı mağduriyet atmosferi (oylama sürecinin uzatılması sonucu kopan yaygarayı örnek gösterebiliriz). İkincisi de Messi'nin geçmiş senelere oranla düşen (ki eğer yeniden sakatlanmazsa yükselişe geçebilir) performansı ve yaşadığı dava süreçleridir.

Bu senenin favorisi olan ve bence alsa hiç şaşırılmayacak kişi Ribery ise yukarıda bahsettiğim mağduriyet atmosferinin ve Platini'nin üzerindeki "kayırmacı Başkan" algısının kurbanı oldu. Bayern Münih böyle devam ederse seneye de ödül için finale kalan adaylardan olması şaşırtmayacaktır.

Uzun lafın kısası; benim umudum artık Altın Top Ödülü üzerindeki bazı baskıların azaldığı ve seneye kamuoyunun tüm tarafları ile kazanan hakkında daha ortak bir memnuniyet duygusu duyacağı üzerinedir.

Saygılarımla,

Umut Dülger

11 Ocak 2014 Cumartesi

Halkın Takımı!

Blog yazarlarımızdan Serhat, "Halkın Takımı" atkısı ile poz veriyor :)