13-06-2014
Belki böyle bir yargıya varmak için henüz erken ama hakemler yine turnuvada belirleyici bir faktör olacak gibi duruyorlar. Kasıtlı yaptıklarını söylemek uçuk olacaktır ama bu kadar bariz hataları da ben şahsen beklemiyordum.
Meksika-Kamerun maçındaki Dos Santos'un ofsayt gerekçesi ile sayılmayan golü ( kimilerine göre iki golü ); İspanya-Hollanda maçındaki; İspanya'nın kazandığı penaltı ve Hollanda'nın Casillas'a yapılan faule rağmen verilen golü benim gözümde hatalı hakem kararlarıdır. Özellikle de ilk iki günde penaltılar konusunda çok hatalı olduklarını söylemek yanlış olmaz sanırım.
Hakemlerden bu kadar bahsettiğimiz yeter. Daha fazla bahsetmeden, ilerleyen günlerde ön plana çıkmamalarını temenni ederek kısa kısa maçların değerlendirmelerine geçiyorum.
Meksika: 1 - Kamerun: 0
Sanırım biraz duygusal davrandığımdan olsa gerek ben Kamerun'un bu maçta güzel bir oyun çıkarıp kazanacağını düşünüyordum. Ama maçtan sonra duyduğum ve halen daha "Milli Takım" ortamında tartışılmasına anlam veremediğim "prim kavgası"; Kamerun'un sahada neden bu kadar kötü olduğunu iyice anlamamı sağladı.
Turnuvadaki birçok takım gibi iyi denebilecek bir hücum hattına sahipken, birçoğuna aşina olduğumuz ve Spor Toto Süper Lig'da çıkardıkları performans ile kötü sinyaller veren bir defans hattı olan Kamerun, dün Takım olarak kötü idi.
Meksika'nın kadrosuna baktığımızda da oldukça tecrübeli oyuncuları olduğunu görüyoruz. Hatta Marquez gibi fazlasıyla tecrübeli oyuncuları da var. Ama hepsinden önemlisi Yılmaz Vural'a benzettiğim teknik direktörleri başta olmak üzere ekrana yansıttıkları hırs ve tutkudur. Kazanma istekleri sonuç olarak önce topla oynama oranına sonra da skora yansıyarak hakettikleri üç puanı almalarını sağladı. Ama daha ileri gidebilirler mi? Emin değilim açıkcası.
İspanya: 1 - Hollanda: 5
2010 Dünya Kupası Finalistleri aynı gruba düştüğünden beri herkesin merak ettiği bir karşılaşma idi. Zira Hollanda o final maçında birçok futbolsevere göre talihsiz bir şekilde yenilmiş ve kupadan olmuştu. "Rövanş"ları seven basınımızda o nedenle bu maç üzerinde duruyor ve futbolda yeri olmaması gereken "intikam" gibi kelimeler kullanıyorlardı.
Etkileyici bir kadroya sahip İspanya hiç kimseye özgü gelmeyen ve Barcelona ile alıştığımız futbol sistemi ile maça başladı fakat ancak Penaltı pozisyonu dışında çok da etkili bir atak geliştiremedi. Hollanda ise sanırım "bekle ve gör" politikası izlemeyi seçmişti. Zira Penaltı'dan golü yiyene dek onlarda pek hareketli değillerdi.
Ancak o dakikadan sonra oyun değişti. Gole ihtiyacı olan Hollanda, kuvvetli ortasahası ile üst düzey turnuvaların son bölümlerine kadar oynayan oyunculardan kurulu bir orta sahası olan İspanya'yı önce fizik gücü ile durdurdu. Ondan sonra da klası tartışılamayacak Roben gibi hızlı ve ayağı düzgün kanat oyuncusu ile bunaltmaya etkisini göstermeye başladı.
Açıkcası geçen sezon gösterdiği performans ile bende soru işaretleri yaratan Van Persie ise nasıl bir golcü olduğunu bize birkez daha ispatladı .Attığı ve hemen Twitter'da "Uçan Hollandalı" yakıştırmalarına sebep olan kafa golü ile Hollanda'nın gol yağmurunun açılışını yaptı. Ondan sonra ise biz futbolseverle tıpkı İspanya gibi Hollanda'nın güzel gollerini izlemek kaldı.
Bu arada Sneijder'e kısaca değinmek istiyorum. Takımının sarsıcı performansına kesinlikle ayak uyduramadı. Önemli bir oyuncu amak daha iyi olmak zorunda.
Son olarak; İspanyol taraftarlar daha önce de yenilgi ile başladık ve şampiyon olduk deseler de ben ikinciliklerini bile garanti olarak görmüyorum ve böyle oynayacaklarsa bu turnuvada elenmeleri biz futbolseverler için hayırlısı olacaktır.
Şili: 3 - Avustralya: 1
Maalesef çöken uyku ile tamamını seyredemediğim fakat zaten maçın ilk 20 dakikasında bulduğu iki gol ile kazanma azmini ve beklenildiği üzere üç puanı alan Şili'yi buradan tebrik etmek istiyorum.
Avustralya Tim Cahill'e indirdiği toplarla birşey yapmaya çalışsa ve hatta bir gol bulsa da zaten gücünün farkında idi. O yüzden onları çok eleştirecek bir durum yok. Ancak bence FIFA bu eleme sistemini gözden geçirmelidir. Dünya üzerindeki en elit futbol turnuvası olarak lanse ettiği turnuva olan Dünya Kupası'na takımlar sadece formalite icabı gelmiyor olmalı. Formatı farklı olsa da Şampiyonlar Ligi bence Dünya Kupası'nı futbol keyfi olarak çoktan geride bıraktı.
Şili'ye dönersek; tempoyu arttırmadan -ki bence önlerindeki maçları düşününce çok mantıklı- kazandıkları bu galibiyet ile alabilecekleri iki muhtemel beraberlik bile gruptan çıkmalarına yeterli olabilir. Sadece rakiplerinin isimlerinden korkmamalı ve antrenörlerinin de her zaman dediği gibi iyi futbol oynamaya çalışmaları yeterli olacaktır.
Bir sonraki maç günü değerlendirme yazımda görüşmek üzere, hepinize keyifli ve seyir zevki yüksek maçlar diliyorum.
İyi günler.
Sevgi ve Saygılarımla,
Umut Dülger
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder